Temel Bilimler ile ilgili tespitler
Ülkelerin refah düzeyi; gelişmişlik düzeyi, toplumun refah düzeyi-Kişi başına düşen milli gelir, yetişmiş insan gücü ve AR-GE istihdamı ile milli gelirden AR-GE’ye ayrılan paya bağlıdır. Sanayileşme ile bağlantılı olarak gelişmişlik düzeyine baktığımızda; ülkemiz sanayi̇leşmekte olan ve teknoloji̇ satin alan 111 ülke arasında bulunmaktadır. Tüm dünyada ise 78. sırada yer almaktadır.
1980’de 1.500 dolar olan kişi başı milli gelirimiz 2011’de 10.500 dolara çıktı. Ülkemiz 10 bin dolarlık kişi başı milli gelirle tarım toplumu sınıfında yer almaktadır.
Yetişmiş insan gücüne baktığımızda ülkemizde AR-GE elemanı sayısı 150.000 (nüfusun 0.002) civarındadır. Gelişmiş ülkelerde bu oran nüfusun 0.006’sı kadardır. Öyleyse 350.000 eleman açığımız olduğu görülebilir. Nitelikli eleman yetiştirmenin en önemli yolarından biri nitelikli doktora mezunu vermektir. Türkiye’de her yıl 4 bin 500 civarında doktora mezunu verilmektedir. Bu sayı Amerika’da 61 bin, Rusya’da 27 bin, Almanya’da ise 25 bindir.
Yıllara göre gayri safi milli hasıladan AR-GE ayrılan payın ülkemizin durumu son yıllarda artan bir eğilim gösterse de OECD ortalamasının çok çok altındadır.
Gelecek hedeflerimizi ayakları yere daha sağlam basan bir hale getirmek için temel bilimlerde ilerlemek kritik bir önem taşıyor Bioteknoloji, ilaç ve makine, Bilgi İşlem teknolojileri gibi dünyanın ilk 10 ekonomisi listesindeki gelişmiş ülkelerin öncü olduğu alanlarda, rekabet gücü kazanmak için temel araştırmalara ağırlık vermek gerekir.
Temel Bilimlerin Önemi
Ekonomik kalkınmanın yaklaşık %75’i temel bilimlerin ve yeni teknolojilerin üretimine bağlıdır. Bir ülkenin gelişmişliği; temel bilim araştırmalarının sayısı, niteliği ve verilen önemle yakından ilgilidir.
‘Nasıl olsa birileri bizim düşündüklerimizi yapıyor, ne gerek var para yatırmaya ve benzer şeyleri yapmaya?’ mantığı, bizi aslında derin bir uçuruma itmektedir. Temel bilimler olmadan ileri teknoloji olmaz.
Günümüzde uluslararası rekabeti belirleyen bilişim, akıllı telefon, uydu teknolojileri, elektro-optik, nano teknoloji, kompozit malzemeler, polimerler, aluminyum ve metal alaşımlı maddeler vb. ileri teknoloji ürünlerinin tamamı temel bilimler alanında yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen jenerik teknolojilerin ticari uygulamalarla geliştirilmesi ile elde edilmektedir.
Neden Temel Bilimler?
Örneğin orta gelirden yüksek gelire çıkabilmiş Güney Kore, temel araştırmalarda atılım yapmayı başarabilmiştir.
En son, bir grup Koreli bilim adamı geçtiğimiz Ağustos ayında elektrikli arabaları standart pillerden 120 kat daha hızlı şarj edebilen bir karbon pili icat etti.
Vazgeçilmesi mümkün olmayan ürünlerin ortaya çıkması temel bilimlerdeki ilerleme sayesindedir.
1680 yılında Danimarkalı fizikçi Christian Huygens, içten yanmalı motorun tasarımını yapmasaydı, yaklaşık 200 yıl sonra Alman mühendis Karl Benz ilk araba patentini alamayacaktı. Teknik yılları yüzyıla göre değişir ama bilim temel üstüne konarak yükselir büyür.
Uygarlığın başından beri malzemeler, enerji ile birlikte insanın yaşama standardını yükseltmek için kullanılmıştır. Makine mühendisleri jet motorlarını daha verimli çalıştırabilmek için daha yüksek sıcaklıklarda çalışabilecek malzemeler bulmaktalar. Uzay ve uçak mühendisleri, uzay taşıtları ve uçaklar için daima daha yüksek dayanım/ağırlık oranına sahip malzemeler yapmaktadır. Kimya mühendisleri korozyona dayanıklı malzemeler, elektrik mühendisleri ise elektronik aletlerin daha hızlı ve yüksek sıcaklıklarda çalışabilmesi için yeni malzemeler peşindedir.
Dünyanın En Gelişmiş Ekonomisi Amerika Birleşik Devletleri’nde temel bilim bölümlerinden mezun olanlar Silikon Vadi, BoIing, GM, GE, Nasa, İlaç, Silah Başta, Bütün Sanayi Sektörleri ve Teknoloji Üreten Küresel Şirketlerde “Bilim-İnsanı” olarak çalışırken, Türkiye’deki mezunlar “Ne İş Olsa” yapmak durumunda kalıyorlar.
Dünyanın En Gelişmiş Ekonomisi ABD’de, 815 meslek arasında fizikçiler yıllık 112 bin dolar ile 29, matematikçiler 101 bin dolar ile 46, kimyacılar 75 bin dolar ile 142’nci en çok kazanan mesleklerdir.
Teknoloji Üretimi
Yeni teknoloji üretimi, fabrikalarımızdaki yeni TV, araba üretimi değildir. Bunlar diğerlerinin buldukları teknolojilerdir. Yeni teknolojinin yurt dışında satılabilen patentleri olmalıdır. Yeni teknoloji binanın üst katları, temel bilim olmadan binayı yükseltemeyiz. Üretim ve ihracat altyapımızı değiştirmemiz lazım.
Dünyada ülkeler ikiye ayrılır:
1. GRUP: Herkesin üretemediği, az sayıda ülkeye ya da bir tek kendisine özgü nitelikli malları üretenler ile
2. GRUP: herkesin üretebildiği sıradan malları üreten ülkeler.
Birinci ligdeki ülkeler daha hızlı bir tempo ile büyüyorlar. İkinci ligdekiler ise daha yavaş büyüyor.
Türkiye’de Rakamlarla Temel Bilimler
Şimdiye kadar temel bilim mezunlarını öğretmen yapıp bilim insanı yetiştirmek amacı bir tarafa az maaşla yaşamaya mahkûm ediyorduk. Malesef bugün Türkiye’nin en akıllı, en zeki gençleri istihdam korkusuyla temel bilimleri tercih etmiyor, temel bilimlere gelmiyor.
2011 ve 2012 yılında toplam 335 temel bilim bölümü kapanmıştır.
2016-2017 Öğretim yılında;
- Koç Üniversitesi Fizik Bölümü: 8 Öğrenci 490-530 Puan Arası
- Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü: 52 Öğrenci 443-520 Puan Arası
- Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü: 23 Öğrenci 402-523 Puan Arası
- ODTÜ Fizik Bölümü: 93 Öğrenci 356-480 Puan Arası
Yıllar Kontenjan Boşluk oranı
2010 39.811 16.45
2011 34.588 28.90
2012 29.994 56.12
Üniversite & Sanayi İşbirliği
Bilimsel Gelişmenin Temel Üreticisi: Üniversiteler
Yeni Teknolojilerin ve Ekonomik Gelişmenin Temel Aktörleri: Sanayi
Bu bağlamda Üniversite &Sanayi işbirliği kurulduğu taktirde Ar-Ge inovasyon ekosistemi kurarak ekonomik gelişmeye katkı sunarken, Dünyanın ilk 10 ekonomik gücü için katkı sunmuş oluruz. Küresel rekabet için sanayimiz yenilikçi ürün ve üretime geçmek zorundadır. Bu gerçek ve mecburuz!
Bilgi ve aksiyon bir araya gelmeden başarı elde edilemez. İşbirliği ile sanayilerin üniversitelerin bilgi alt yapısını ve laboratuvarlarını kullanma imkanı yakalarken, üniversitelerimiz ise araştırma sonuçlarını uygulamaya dönüştürme imkanı bulacaktır.
Sanayileşmiş ve küresel pazara hitap eden ürünler üreten ülkelere baktığımızda Sanayi & Üniversite işbirliğini güçlendirmiş ve önemli kazanımlar elde etmişlerdir.
Ülkelerin Üniversite & Sanayi işbirliği konusundaki yoğunluklarına bakıldığında;
ABD, Japonya, Benelüks ülkelerinin üniversiteleri küresel rekabetçilik raporunda AR-GE boyutu içerisinde kullanılan göstergelerden biri de Üniversite & Sanayi işbirliğidir.
Bu bağlamda Küresel Rekabette Lider Ülke ABD’dir. ABD’nin bugün geldiği zirvenin nedeni Üniversite & Sanayi işbirliğinin önemini çok eskilerde keşfetmiş olmasıdır.
Türkiye’de ise Üniversite & Sanayi işbirliği sıralamasında 61., küresel rekabet edilebilirlik göstergesinde ise 45.sıradadır. En büyük 10 ekonomi arasında yer almak istiyorsak ülkemizin Temel Bilimler ve Mühendislik, Disiplinler Arası İşbirliği ile AR-GE ve inovasyon ekosistemini geliştirmesi önem taşımaktadır.
Kamu-Üniversite-Sanayi İşbirliğinin Amacı
Ulusal inovasyon ekosisteminde kamu-üniversite-sanayi işbirliğini geliştirmek, sanayimizi rekabet gücü ve katma değeri yüksek, yenilikçi ürünler üretebilecek yüksek teknoloji ağırlıklı ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak, ülkemizi yüksek teknoloji üssü haline getirmek kamu-üniversite-sanayi işbirliğinin amacıdır.
Bilgi tabanlı bir ekonomide, üniversite sanayi arasındaki ilişki inovasyonun ve ekonomik gelişmenin anahtar unsurlarındandır. Bilime, teknolojiye, Ar-Ge’ye ve inovasyona kaynak ayıran ülkelerin gerek sosyal ekonomik refah sağlama gerekse küresel söz hakkı elde etme açısındandiğer ülkelere göre daha üstün olduğu görülmektedir.
SANAYİ & ÜNİVERSİTE İŞBİRLİĞİNİN ÜNİVERSİTELERE FAYDALARI
- Eğitim ve araştırma çalışmaları için finansal destek sağlamak
- Kamu yararına servis misyonunu yerine getirmek
- Öğrenci ve akademisyenlere tecrübe alanları açmak,
- Anlamlı problemler belirlemek,
- Bölgesel ekonomik gelişmeye katkıda bulunmak,
- Mezunlarına iş alanları yaratmak.
Sanayi & Üniversite İşbirliğinin Sanayimize Faydaları
- Üniversitenin araştırma altyapısına erişmek,
- Kendisinde olmayan laboratuvar hizmetlerine erişmek,
- Teknolojilerinin genişlemesine ve yenilenmesine olanak sağlamak,
- Potansiyel elemanlarını seçebilmek,
- Rekabet öncesi araştırma olanakları sağlamak,
- Kendi Ar-Ge kapasitesini artırmak.
- Kimya sanayisinden diğer her sanayiye temel olacak malzemelerin üretimlerinin yapılması